courtesy of SOMESLASHTHINGS AGENCY izniyle, Theo Angelopoulos Studio by Monika Bielskyte, [Atina, Temmuz 2011] |
Arıcı, Puslu Manzaralar, Ulis'in Bakışı, Sonsuzluk ve Bir Gün, Ağlayan Çayır, Zamanın Tozu,... İncelikli, derin ve sarsıcı filmlerle imge dünyamızı biçimlendiren büyük yönetmenin ardından yarım kalan filmine ve tüm izleyicileri için yarım kalan kendi hikayemize ağlamamak elde değil.
Saygıyla, sevgiyle anıyoruz.
"(...)
Seyahatler, vedalar, gezintiler.
Bir araba, sessizce arabayı süren fotoğrafçı bir arkadaş ve yol.
Tek yuvamın, kendimi dengede, huzur içinde hissettiğim tek mekânın arabayı süren arkadaşımın yanında oturmak olduğunu düşünürüm sık sık.
Açık pencere, arasından peyzaj hızla akıyor.
Görüntüler işte bu yolculuklarda doğar. Not tutmama gerek kalmaz.
Görüntüler gölgeleriyle, renkleriyle, biçimleriyle, ve sıklıkla kamera hareketleri, estetik dengeleri, ışıklarıyla da birlikte doğagelirler.
Bu yüzlerce fotoğraf bellek görevi görür. Ama film çekilmeden hiçbir şey bitmez.
Filmin çekildiği sırada yeni gerçekliğin ışığında her şey yeniden yaratılır.
Oyuncular, sevindirici ya da üzücü öngörülmemiş gelişmeler, aniden gelen fikirler.
Ama başlangıç bunun öncesindeydi. Uzun zaman öncesinde. Film fikrinin doğduğu zamandan beri.
İlk filmimden bu yana neredeyse otuz yıl geçti.
Elliot’un sözlerini kullanacak olursam:
İşte buradayım, orta yolda.
Yıllarım Tarih’in öfkeleri arasında büyük ölçüde harcanıp gitti; ve ben hala görüntüleri kullanmayı öğrenmeye çalışıyorum.
Her teşebbüsüm yepyeni bir başlangıç ve bir çeşit başarısızlık; çünkü, ancak artık kendimizi ifade etmek zorunda kalmadığımızda öğreniyoruz.
Ve böylece her yeni girişim, duygunun belgisizliğinin karmakarışıklığı içinde yeni bir başlangıç.
Ele avuca sığmaz duygu mangaları.
İyi ifade edilemeyene bir baskın.
Yiten ve bulunan ve bir kez daha yiteni toparlamak yeniden.
Toparlanmak…
Başlangıcım sonumdadır. ”
Seyahatler, vedalar, gezintiler.
Bir araba, sessizce arabayı süren fotoğrafçı bir arkadaş ve yol.
Tek yuvamın, kendimi dengede, huzur içinde hissettiğim tek mekânın arabayı süren arkadaşımın yanında oturmak olduğunu düşünürüm sık sık.
Açık pencere, arasından peyzaj hızla akıyor.
Görüntüler işte bu yolculuklarda doğar. Not tutmama gerek kalmaz.
Görüntüler gölgeleriyle, renkleriyle, biçimleriyle, ve sıklıkla kamera hareketleri, estetik dengeleri, ışıklarıyla da birlikte doğagelirler.
Bu yüzlerce fotoğraf bellek görevi görür. Ama film çekilmeden hiçbir şey bitmez.
Filmin çekildiği sırada yeni gerçekliğin ışığında her şey yeniden yaratılır.
Oyuncular, sevindirici ya da üzücü öngörülmemiş gelişmeler, aniden gelen fikirler.
Ama başlangıç bunun öncesindeydi. Uzun zaman öncesinde. Film fikrinin doğduğu zamandan beri.
İlk filmimden bu yana neredeyse otuz yıl geçti.
Elliot’un sözlerini kullanacak olursam:
İşte buradayım, orta yolda.
Yıllarım Tarih’in öfkeleri arasında büyük ölçüde harcanıp gitti; ve ben hala görüntüleri kullanmayı öğrenmeye çalışıyorum.
Her teşebbüsüm yepyeni bir başlangıç ve bir çeşit başarısızlık; çünkü, ancak artık kendimizi ifade etmek zorunda kalmadığımızda öğreniyoruz.
Ve böylece her yeni girişim, duygunun belgisizliğinin karmakarışıklığı içinde yeni bir başlangıç.
Ele avuca sığmaz duygu mangaları.
İyi ifade edilemeyene bir baskın.
Yiten ve bulunan ve bir kez daha yiteni toparlamak yeniden.
Toparlanmak…
Başlangıcım sonumdadır. ”
Theo Angelopoulos
(Theo Angelopoulos'un 2008 yapımı The Dust of Time (Zamanın Tozu) filminin resmi web sitesinde yer alan 'Director's Note' (yönetmenin notu) başlıklı ingilizce metinden alıntıdır. Çeviri için sevgili Özge Calafato'ya teşekkürlerimizle...)